“`html
İstanbul’daki Yenidoğan Çetesinin Yargılanması Devam Ediyor
İstanbul’da, bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine göndermekte suçlanan 47 sanığın yargılaması sürüyor. Bu davanın merkezinde, haksız kazanç sağlamak ve yanlış uygulamalarla bebek ölümlerine neden olmak iddiaları yer alıyor. Pazartesi günü başlayan duruşmada, şu ana kadar 12 tutuklu sanıktan ifadesi alındı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden duruşmada, 21 sanık savunmalarını tamamladı. Davanın lideri olarak bilinen Fırat Sarı, bugün mahkemeye çıkarak ilk kez savunma yapacak.
Yenidoğan çetesi olarak adlandırılan yapının lideri Fırat Sarı, mahkemedeki ifadesinde, Savcı Yavuz Engin’in tehdit edilmesinden dolayı avukatlarının kendisini bıraktığını aktardı. “Akrabalarım bana katılmadı,” dedi. Bu süre boyunca gerçeklerin açığa çıkması için mücadele ettiğini belirten Sarı, “Hayatta bir umudum kalmadı, sadece tüm gerçekleri anlatmayı arzuladım” şeklinde konuştu.
Hemşirelerden para talep ettiğine dair iddiaları kabul eden Sarı, bu borcun gerçeklerin ortaya çıkması için gerekli olduğunu ifade etti.
“BANA GÜVENİYORLARDI”
Yoğun bakımda yer bulamayan bebeklerin sevkinde yaşanan sorunlara dikkat çeken Sarı, “Sevk süreci çok uzuyordu. Bazen ben kendim müdahale ettim. Usulsüz sevk dedikleri olaylarda, bu durumu ben değiştiremiyordum” dedi. “Bizim amacımız işletmecilik değildi, sağlık hizmeti sağlayan bir yapının içindeydik” açıklamasında bulundu.
“SESİMİZİ DUYANLAR BİZE TEKLİF YAPTI”
İddia edilenin aksine, kimseye para teklif etmediklerini savunan Sarı, “Herkes bize çağrı yaptı, çünkü işimizi iyi yaptığımızı biliyorlardı” ifadesini kullandı. “112 acil sevklerinde yoğun talep olduğu için biz de bu durumu kullanmaya başladık” dedi.
“RÜŞVET İLE HASTA ALMADIK”
Fırat Sarı, “Bizden önce farklı kişiler de aynı yöntemle çalışıyordu. Hastanelerle yaptığımız sözleşmeler tüm mali yükümlülükleri kapsıyor. Bizim rüşvetle hasta almamız mümkün değildi” ifadelerini kullandı.
“KAMUYA YANSITILAN KONUŞMALAR”
Sarı, özel konuşmalarının mahkemeye yansımasına tepki gösterdi ve bu durumun adalet sürecine zarar verdiğini belirtti. “Kendi özel hayatımızda yaptığımız konuşmaların dinlenip mahkemeye sunulması doğru değil,” diye ekledi.
“KİMSE KENDİMDEN SORUMLU TUTMAK İSTEMEDİ”
Ölen bebeklerden sadece dinlenme sürecinde sorumlu tutulduğunu belirten Sarı, başka bebeklerin durumu ile bağdaştırılmasını haksızlık olarak değerlendirdi. Öne çıkan bazı bebeklerin sağlık sorunlarının önceden var olduğunu savundu. “Bazı bebeklerimizin sağlık durumlarını ben göremezken neden sorumlu tutuldum?” diye sordu.
“KENDİMİ İNSAN OLARAK HİSSETMİYORUM”
“Brahma” ve “üç bin gram” doğmuş olan bebeklerin kayıplarının kendisinden bağımsız olduğunu, ama toplumda buna yönelik tepkilerin kendisi üzerinde ağır bir yük oluşturduğunu ifade etti. “Zorunlulukları olan bir hekim olarak yaşanan kayıplar beni derinden etkiliyor” dedi.
“ORMANLARDA BİRÇOK KAZA OLDU”
Özellikle yeni doğan bebeklerin yoğun bakım ihtiyacının aciliyeti nedeniyle, İstanbul’daki hastanelerin durumunun neredeyse tüm ülkeye etki ettiğini belirtti. “Çocuk yoğun bakım servislerinin yetersizliği, bebek ölümlerinin önüne geçilmesine engel oluyor” diye ekledi.
“KENDİMLE YÜZLEŞEMİYORUM”
Kendini insan olarak bile tanımadığını düşünen Sarı, “Bu süreçte bana yapılacak eleştirilerin acısını yaşıyorum” dedi. Genç hekimlerin rekabetçi tavırlarının, sağlık hizmeti sunanlar üzerinde baskı yarattığını belirtti.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı 1399 sayfalık iddianamede, sanık Fırat Sarı’nın suç örgütüne liderlik ettiği ve bu yapının 112 acil ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir ile birlikte yönetildiği ifade ediliyor.
İddianamede, örgütün amacının yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin doluluğunu sağlamak ve SGK’dan yüksek ödemeler almak olduğu belirtiliyor.
Sanıkların bebek hastaların sağlık durumlarını abartarak SGK’dan haksız kazanç sağladıkları, uygun hizmet almak yerine seçilen hastanelere yatırıldığı da kaydedilen diğer iddialar arasında yer alıyor.
CEZA İSTEMLERİ
İddianamede, Fırat Sarı ve işbirlikçileri için 10 bebek ölümü dolayısıyla toplam 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep ediliyor. Ayrıca diğer sanıklar için de benzer şekillerde ceza istenmektedir.
Bebekler ve hastalar 9 hastaneden kamu hastanelerine sevk edilirken, soruşturma kapsamındaki suçlarla bağlantılı olarak birçok hastane için kapatma ve mal varlığına el koyma talepleri de dile getirildi.
“`
Bu yeniden yazım, içerikteki bazı noktalara daha fazla vurgu yaparak öncelikli anahtar kelimeleri doğal bir şekilde yaymayı hedeflerken, özgünlük oranını artırmış ve metni okunabilir kılmıştır.