“`html
DEM Parti, Barış ve Diyalog Çağrısı Yapıyor
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Abdullah Öcalan’ın bu süreçteki rolünün son derece önemli olduğunu vurguluyoruz. Türkiye’de demokratik bir zemin oluşması için en uygun zaman dilimindeyiz. Türk halkı ve emekçileri barış talep ediyor. Artık bu meselenin yalnızca gözünü kapatan iktidar tarafından göz ardı edildiğini düşünüyoruz. İktidara çağrıda bulunuyoruz; Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında Kürt sorununun demokratik bir şekilde çözülmesi için tecridin kaldırılması ve diyalog yoluyla çözüm yapılması gerekmektedir” dedi.
‘Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm’ sloganıyla başlayan ‘Demokratik Çözüm ve Özgürlük Yürüyüşü’ Diyarbakır’dan Ankara’ya, DEM Parti milletvekillerinin düzenlediği basın açıklamasıyla sona erdi.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, TBMM önünde yapmak istedikleri basın açıklamasına izin verilmedi. Açıklamanın yeri, önce Türkiye Belediyeliri Birliği binası önüne, ardından ise Olgunlar Sokak’a kaydırıldı.
Ortak basın açıklamasını, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar yaptı. Uçar, şöyle konuştu:
“Türkiye’de demokratik çözüm iradesinin iktidar tarafından askıya alınması, İmralı’da Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit rejiminin halen sürmesi anlamına geliyor. Bu tecrit, uluslararası hukuk ve insan haklarının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tecrit uygulamaları, Türkiye’nin demokratik değerlerden uzaklaşmasını göstermektedir. Otoriterleşme ile Öcalan’a yönelik tecrit arasında gözle görülür bir bağ vardır. Bu durum, hukuksuzluk ve demokratik çözüme karşı bir tutum sergileyerek, iktidarın siyasi tercihlerini yansıtmaktadır. İmralı tecrit rejimi, toplumsal kutuplaşmayı artıran bir faktör haline gelmiştir.”
“Tecrit, Kürt sorununda çözümsüzlüğü artırıyor”
Hukuksuzluk ve adaletsizlik, Türkiye halklarının birlikte yaşam umutlarını derin şekilde zedelemektedir. Toplumları bir arada tutan unsurlar; demokrasi, adalet ve hukukun üstünlüğüdür. Bir iktidar, bu değerlere uzaklaştıkça toplumsal meşruiyetini kaybetmektedir. Tecrit, Kürt sorununu daha da derin bir çıkmaza sürüklemektedir. Ortadoğu’da yaşanan düzen değişikliği esnasında, Türkiye’nin sorunlardan uzaklaşmasını sağlamak için tek gerçek, hukuk ve demokratik çözüm yoluna girmektir. İç barış ancak hukuk, demokrasi ve özgürlüklerle sağlanabilir. Koşullara uygun bir çözüm için, mutlak tecridin kaldırılması hayati bir adım olacaktır. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sona ermesi, toplumsal barış ve uzlaşma için gereklidir. İktidarı, hukukun ve demokratik değerlerin rotasına dönmeye davet ediyoruz.”
“Hukukun uygulanmasını istemek herkesin ortak talebidir”
İktidara, Orta Doğu’daki belirsiz durumlar karşısında hukuk ve demokratik müzakerelerde duruşlarını korumaları uyarısında bulunuyoruz. Muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları, mutlak tecridin kaldırılması konusunda kritik bir tarihsel sorumluluk üstlenmelidir. Sessiz kalmak, hukuksuzlukları ve savaş ortamını onaylamak demektir. Bugün, tecride karşı durmak, hukuksuzluklara karşı bir duruş sergilemek ve barış ile demokrasiyi savunmak anlamına gelmektedir. Toplumsal uzlaşı ve barışı sağlamak, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasından geçmektedir. Aydınlar ve bilim insanları, Türkiye halklarının demokratik yaşamı için hayati bir sorumluluk taşımaktadır. Farklı düşüncelere sahip olsak da, hukukun üstünlüğünün sağlanmasını istemek hepimizin ortak paydasıdır.”
DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ise “Yürüyüşümüzdeki talepler, Türkiye’yi aydınlığa çıkaracak ve halkımıza umut verecektir. Tecrit, tüm itirazlara ve taleplere rağmen sürdürülmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin sorunları için yeni yöntemler denemek şart”
Tuncer Bakır, “Türkiye’de son dönemlerde demokratik bir zemin bulmak hiç bu kadar olası olmamıştı” dedi ve ekledi: “Kürt meselesi, yüz yıldır klasik yöntemlerle çözülmeye çalışılıyor. Ancak bu yöntemler başarılı olamadı. ‘Biz Kürdüz’ diyen siyasetçiler katledildi, faili meçhul cinayetler işlendi. Devlet, sayısız yol ve yöntemi denedi ama başarı sağlanamadı. Bugün, 25-30 milyon Kürdün demokratik hak ve eşit yurttaşlık talebine kulak verilmelidir. Yerine getirilmesi gereken, Kürtlerin eşit yurttaş olarak demokratik bir ortamda yaşamalarını sağlayacak bir süreçtir. Abdullah Öcalan’ın ‘siyasi zemin oluşursa ben buradayım’ açıklamaları umut vermektedir. Bu nedenle tecrit son bulmalı.” şeklinde konuştu.
“Sorunları görmezden gelmek, çözüm değil”
Dünyada benzer problemler, adil çözümlerle kapatıldı. Bu gerçeği, bu ülkeyi yönetenler de biliyor. Şimdi harekete geçme zamanı. İmralı’daki durumu açığa çıkarmak ve Abdullah Öcalan’ın belirteceği demokratik yol haritasını halkımızla paylaşmak gerekiyor. Ülke kaynaklarını çatışmalara harcamaktan vazgeçerek, barışa ve uzlaşıya yönelmeliyiz. Kürtler var ve yok saymakla bu sorunlar yok olmuyor.”
“İktidara bir çağrıda bulunuyoruz”
Öcalan’ın bu süreçteki önemini yineleyerek, Türkiye’deki demokratik zeminlerin değerli olduğunu belirtmekteyiz. Türkiye halkları ve emekçileri barış talep ediyor. Artık iktidarın bu meseleye duyarsız kalması söz konusu olamaz. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında, Kürt sorununu demokratik yolla çözmek için tecrit uygulamalarının son bulması ve diyaloğa geçilmesine acil ihtiyaç vardır.” (ANKA)
Kızıl Goncalar kamera arkası: Cüneyd, Hasna, Sadi Hüdayi Güneş ve Müyesser konuştu! |
“`